Lem: Bir Broadway sovu icin bilet aldim, hem de on siralardan!
Lev: Manyaksin, gidiyor muyuz bu haftasonu?
Lem: Evet, simdi otellere bakiyorum, uygun bir yer bulmak lazim.
Lev: Bana birak otel isini.
Lem:Iyi.Ama onceki gibi fuhus yuvasi olmasin. Kolumdan tutup beni zorla surukleyen, benim eve gidelim, kac para diyen Meksikali tiplerle ayni yerde kalmam ona gore! (1. Ben, Latin amerikali herkesi hala Neksikali saniyorum, 2. Ispanyolca'da evin 'casa' oldugunu bu sekilde ogrenmek istemezdim!)
Lev: Merak etme. Bu defa en iyi yerde kalacagiz. Son kaldigimiz hotelde. Orayi sevmistin. Bu arada, sovun adi ne?
Lem: Hayat bir Kabare.
Her New York seyahatimizin bir oykusu var- bazen degisiklik, bazen sonbaharin altin sarisi renklerini New York'ta yakalamak, bazen de hayal gucumuze hayal katmak. Her New York'a gittigimizde, neden bunu daha sik yapmadigimizi dusunuyoruz. Geri dondugumuzde, hayatin rutinine kapiliyoruz, araya insanlar, olaylar, kavgalar sokuyoruz, New York'u unutuyoruz. Sonra, hic mi hic yeri degilken- mesela firtina ve yagmur ve sel ortasinda, ikimizden biri- daha dogrusu ben - New Yorku sayiklamaya basliyor. Kac zaman oldu gitmeyeli, kokustuk bu Washington Dc'de. Baydim Tryste'ten. Bir plan yapsak da gitsek. Ne iyi olur?
Bu haftasonu, New York'a gidiyoruz. Bircok rasyonel Amerikali once havadurumuna bakardi belki, ama biz havadurumuna bakmak yerine, duygusal davrandik (bunun agir sonuclarini ilerleyen dakikalarda anlatacagim). Iliskimiz henuz rasyonel cagina giremedi ne yazik ki, hala cocuk gibi duygusal, heyecanli, kaprisli. New York'a onceki gidislerimiz, paldir kuldur, plansiz programsizdi. Sehrin nabzini bilmeyen, dogusuyla batisini karistiran, Manhattan'a ayak bastim diye dunyayi fethettigine inanan, utanmadan sabahin kor ucunde ciglik atan iki insan. Iste o bizdik. Tabi o zaman Kansas City'de, yerlilerin tabiriyle freaking bir suburbia'da, bu da yetmiyormus gibi bir ranch house'da yasiyorduk. Her dunya gormemis Kansaslinin saf heyecani vardi icimizde (ki yerli Kansaslilarin da baskent, New york gibi yerleri gorunce bizim kadar heyecanlandigi bir gercek). Simdiyse, heyecan pragmatik bir duyguya donustu - yilda iki kere New York'a gidiyorsak, bu enerjiyi sarf ediyorsak, bari saglam bir plan yapalim, harita acalim, yonleri bilelim. Zaman kazanalim ki 48 saatte yapabileceklerimizi maksimuma cikaralim. Amerikalilasiyormuyuz ne? (to be romantically continued)
3 Comments:
turkce yazilarini okumayi ozlemisim. yazina bakinca hem okul yillarimiz, hem dc'deki yilbasi hem sizin new york maceralariniz canlandi gozumde. dil nelere kadir, koku gibi galiba, insana bir suru seyi ayni anda animsatabiliyor.
:) evet, ozellikle Dc yilbasi icin hala uzuluyorum, ayda yilda bir kere taa Detroitten Ingilterelerden Kansaslardan insanlar yakin dostlar gelsin, sen hasta ol, hatta yatalak ol, yaa o sayilmasin bi daha yapalim! ama Baltimore gezisi superdi - onu unuttun mu yoksa-wink.
unutur muyum hic! baltimore'u boydan boya gezdik soguga aldirmadan, superdi. ayrica dc'de de eglendim ben (evin icinde deliler gibi dans ettigim fotolarla belgelenmistir). zaten sizi gormeye gelmistim, pavlina'yla tanismak ustune hos bir surpriz oldu. ben bu yilbasi vegas'ta olucam galiba. eski ev arkadasim oraya tasiniyor, yardima cagirdi beni. belki oralarda bi yerde bulusuruz!
Post a Comment
<< Home